INTRODUCTION: Hemifacial spasm (HFS) is a challenging neurological disorder frequently managed with microvascular decompression (MVD) surgery. This retro-spective investigation evaluates the efficacy and outcomes of MVD procedures on patients with HFS at our institution between 2015 and 2023.
METHODS: Forty-six patients diagnosed with HFS based on clinical evaluations, physical examinations, electromyography (EMG), and imaging studies were included. Patients were selected for surgery based on their ability to handle surgical risk and evidence of likely vascular compression. Postoper-atively, patients were assessed at regular intervals to evaluate the long-term outcomes of MVD surgery.
RESULTS: MVD surgery resulted in an 84.8% rate of “Excellent” and “Good” outcomes. Arterial compression was commonly observed during surgery, with anterior inferior cerebellar artery (AICA) compression being most frequent. The outcomes were less successful in cases with petrosal venous compression. A low complication rate was noted, with no permanent neurological deficits or mortality. However, reoperation was required in 8.6% of patients due to symptom recurrence.
DISCUSSION AND CONCLUSION: This study reinforces the efficacy and safety of MVD as a primary surgical treatment for HFS. With a high success rate and a low incidence of complications, MVD provides substantial and lasting symptom relief for most patients. Our findings highlight the importance of identifying vascular com-pression patterns to optimize surgical outcomes. Future large-scale, multicenter studies will further refine patient selection and surgical strategies to enhance long-term success rates.
GİRİŞ ve AMAÇ: Hemifasiyal spazm (HFS), genellikle mikrovasküler dekompresyon (MVD) cerrahisi ile tedavi edilen zorlu bir nörolojik hastalıktır. Bu retrospektif çalışma, 2015-2023 yılları arasında merkezimizde HFS hastalarına uygulanan MVD prosedürlerinin etkinliğini ve sonuçlarını değerlendirmektedir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Klinik değerlendirme, fizik muayene, elektromiyografi (EMG) ve görüntüleme çalışmalarına dayalı olarak HFS tanısı konan 46 hasta çalışmaya dahil edildi. Cerrahiye uygunluk, hastanın ameliyat riskini tolere edebilme kapasitesi ve olası vasküler kompresyonun varlığına göre değerlendirildi. Ameliyat sonrası hastalar belirli aralıklarla takip edilerek MVD cerrahisinin uzun dönem sonuçları incelendi.
BULGULAR: MVD cerrahisi sonrası hastaların %84,8’inde “Mükemmel” ve “İyi” sonuçlar elde edildi. Ameliyat sırasında en sık anterior inferior serebellar arter (AICA) kompresyonu olmak üzere arteriyel kompresyon yaygın olarak gözlemlendi. Petrosal venöz kompresyon vakalarında ise sonuçlar daha düşük başarı gösterdi. Kalıcı nörolojik hasar veya ölüm bildirilmezken, komplikasyon oranı düşük bulundu. Bununla birlikte, semptomların tekrarlaması nedeniyle hastaların %8,6’sında yeniden cerrahi müdahale gerekmiştir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışma, mikrovasküler dekompresyonun hemifasiyal spazm için birincil cerrahi tedavi olarak etkinliğini ve güvenliğini desteklemektedir. Yüksek başarı oranı ve düşük komplikasyon insidansı ile MVD, hastaların büyük çoğunluğunda önemli ve kalıcı semptom rahatlaması sağlamaktadır. Bulgularımız, vasküler kompresyon paternlerinin tanımlanmasının cerrahi sonuçları optimize etmede kritik bir rol oynadığını vurgulamaktadır. Gelecekte daha büyük ölçekli, çok merkezli çalışmalar, hasta seçim kriterlerini ve cerrahi stratejileri daha da geliştirmek için yol gösterici olacaktır.