INTRODUCTION: In this study, we aimed to investigate the contribution of magnetic resonance imaging (MRI) parameters to the differentiation of fibroepithelial lesions of the breast from malignant breast masses.
METHODS: We enrolled 200 patients, 100 with fibroepithelial lesions and 100 with breast cancer, from the Radiology Clinic Breast Polyclinic at Istanbul Training and Research Hospital between 2016 and 2017. Thirty patients from each group were excluded for various reasons. MRIs were conducted using a 1.5 Tesla MRI device (GE Healthcare Signa HDi 1.5T), with dynamic contrast-enhanced breast MRI performed in the prone position with a breast coil. Axial T1-weighted, axial T2-weighted, sagittal T2-weighted, diffusion-weighted imaging (DWI), and dynamic contrast-enhanced images were obtained for all patients, with DWI images acquired using b values of 0 and 850. Following non-contrast imaging, 0.1 mmol/kg of contrast agent (gadolinium preparation) was injected at a rate of 3 ml/s, and six consecutive phased series images were obtained for the same region.
RESULTS: In our study, study groups were formed with 70 patients in each group. We found that fibroepithelial lesions in our study were significantly younger in age, smaller in size, with oval smooth contours, higher apparent diffusion coefficient values, reaching the peak contrast enhancement later, and demonstrating a Type 1 curve pattern compared to the malignant group.
DISCUSSION AND CONCLUSION: In conclusion, dynamic breast MRI contributes to the differentiation between malignant masses with suspicion of malignancy and benign fibroep-ithelial lesions.
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada memenin fibroepitelyal lezyonlarının malign meme kitlelerinden ayrımında MRG parametrelerinin tanıya katkısını araştırmayı hedefledik.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamıza İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesine 2016-2017 yılları arasında Radyoloji Kliniği Meme Polikliniğine başvuran hastalardan, fibroepitelyal lezyon tanı ve takipli 100 hasta ve meme kanseri tanısı alan 100 hasta, iki grup halinde toplam olarak 200 hasta olarak dahil edildi. Fibroepitelyal lezyon nedeniyle takipli 30 hasta histopatolojik tanısı olmaması nedeniyle, malign grupta ise 30 hasta net sınır gösteren kitle morfolojisi göstermemesi nedeniyle çalışma dışı tutuldu. Bu hastalardan her iki grupta da 70’er hasta ile çalışma grupları oluşturuldu. MR incelemeler Kliniğimizde var olan 1,5 Tesla MRG cihazında (GE Healthcare Signa HDi 1.5T) meme sarmalı ile pron pozisyonda dinamik kontrastlı meme MRG tetkiki yapılmıştır. Tüm incelemelerde aksiyel T1AG, aksiyel T2AG, sagital T2AG, DAG ve dinamik kontrastlı görüntüler alındı. DAG’ler b=0 ve b=850 değerleri kullanılarak elde edildi. Dinamik incelemelerde kontrastsız alınan görüntüleri izleyen, 0,1 mmol/kg kontrast madde (gadolinium preparatı) saniyede 3 ml hızla enjekte edildi. Aynı bölgeye yönelik art arda altı adet fazik seri görüntü elde edildi.
BULGULAR: Çalışmamızda her iki grupta da 70’ er hasta ile çalışma grupları oluşturuldu. Çalışmamızda fibroepitelyal lezyonların, malign gruba göre anlamlı olarak daha genç yaşta, daha küçük boyutlarda, oval düzgün konturlu şekilde, daha yüksek ADC değeri, daha geç fazlarda kitle pik kontrast değerine ulaşma ve Tip 1 eğri paterni gösterdiğini saptadık.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Sonuç olarak dinamik meme MRG malignite şüphesi olan kitlelerin benign fibroepitelyal lezyonların ayrımında tanıya katkı sağlamaktadır.