INTRODUCTION: Serum uric acid (SUA), the end product of purine metabolism, has been implicated in cancer as both an antioxidant and pro-oxidant. Emerging evidence suggests that SUA may serve as a prognostic biomarker, particularly for overall survival (OS). This study evaluated the prognostic significance of SUA in patients with solid tumors.
METHODS: A retrospective analysis was conducted on 132 patients with solid malignancies (breast, colon, rectum, pancreas, and gastric) treated at a single center between August 2023 and December 2024. SUA levels were measured pre- and post-chemotherapy. Patients were categorized into high vs. low SUA groups based on median values (4.3 mg/dL pre-treatment, 4.2 mg/dL post-treatment). OS was estimated using the Kaplan–Meier method and compared via log-rank tests.
RESULTS: At a median follow-up of 21 months, 25.0% of patients had died. Baseline SUA above 4.3 mg/dL was associated with significantly shorter median OS (9.6 months [95% CI 7.6–11.6]) compared to SUA ≤4.3 mg/dL (12.1 months [10.1–14.3]; p=0.03). A similar survival detriment was observed for high post-chemotherapy SUA (>4.2 mg/dL: 9.6 months vs. ≤4.2: 12.1 months, p=0.03). Traditional prognostic factors such as stage, liver metastasis, and sex were not statistically significant.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Elevated SUA is associated with worse OS in solid tumors and may serve as a practical, low-cost prognostic biomarker. Its consistent association across tumor types supports its integration into risk models. Prospective studies are needed to validate these findings and clarify underlying mechanisms.
GİRİŞ ve AMAÇ: Pürin metabolizmasının son ürünü olan serum ürik asit (SUA), hem antioksidan hem de pro-oksidan etkileri nedeniyle kanserle ilişkilendirilmiştir. Yeni ortaya çıkan kanıtlar, SUA’nın özellikle genel sağkalım açısından prognostik bir biyobelirteç olarak kullanılabileceğini öne sürmektedir. Bu çalışma, solid tümörü olan hastalarda SUA’nın prognostik önemini değerlendirmeyi amaçlamıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Ağustos 2023 ile Aralık 2024 tarihleri arasında tek bir merkezde tedavi gören 132 solid maligniteli (meme, kolon, rektum, pankreas ve mide) hastaya ait retrospektif bir analiz gerçekleştirilmiştir. SUA düzeyleri kemoterapi öncesi ve sonrası olmak üzere iki zaman noktasında ölçülmüştür. Hastalar, ortanca değerler esas alınarak düşük ve yüksek SUA gruplarına ayrılmıştır (tedavi öncesi için 4,3 mg/dL, tedavi sonrası için 4,2 mg/dL). Genel sağkalım, Kaplan–Meier yöntemiyle hesaplanmış ve log-rank testi ile gruplar karşılaştırılmıştır.
BULGULAR: Medyan 21 aylık takip süresinde hastaların %25’i hayatını kaybetmiştir. Başlangıç SUA düzeyi 4,3 mg/dL’nin üzerinde olan hastalarda, 4,3 mg/dL ve altı olanlara kıyasla medyan genel sağkalım anlamlı düzeyde daha kısa bulunmuştur (sırasıyla 9,6 ay \(95% GA 7,6–11,6) vs. 12,1 ay \(10,1–14,3); p = 0,03). Benzer şekilde, kemoterapi sonrası yüksek SUA düzeyi (> 4,2 mg/dL) olan hastalarda sağkalım daha kısa bulunmuştur (9,6 ay vs. ≤ 4,2 mg/dL: 12,1 ay; p = 0,03). Evre, karaciğer metastazı ve cinsiyet gibi geleneksel prognostik faktörler istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Yüksek SUA düzeyleri, solid tümörlü hastalarda daha kötü genel sağkalım ile ilişkilidir ve pratik, düşük maliyetli bir prognostik biyobelirteç olarak değerlendirilebilir. Farklı tümör tiplerinde gösterdiği tutarlı ilişki, SUA’nın risk modellerine entegre edilmesini desteklemektedir. Bu bulguların doğrulanması ve altta yatan mekanizmaların netleştirilmesi için prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.