INTRODUCTION: Preeclampsia is an escalating disease involving multiple organ system characterized by hypertension and proteinuria. It is demonstrated that expectant management of severe preeclampsia improved perinatal outcomes without endangering maternal safety. Fetal growth restriction resulting from uteroplacental insufficiency is commonly associated with preeclampsia. This study is aimed to figure out the impact of fetal growth restriction on maternal and fetal outcomes.
METHODS: Pregnants diagnosed with severe preeclampsia and candidates with expectant management were included in the study. Two groups were defined regarding the presence of fetal growth restriction, and the impact on fetal and maternal outcomes was compared.
RESULTS: A total of 182 pregnants with severe preeclampsia of 78 associated with fetal growth restriction were included in the study. Fetal growth restriction did not have a significant effect regarding the admission to the adult intensive care unit, abruptio placenta, fetal death, eclampsia, HELLP rate, and interval between diagnosis and delivery.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Severe preeclampsia with fetal growth restriction and normal umbilical artery Doppler waveform does not preclude expectant management protocol considering the similar maternal and perinatal outcomes.
GİRİŞ ve AMAÇ: Ağır preeklampsi hipertansiyon ve proteinüri ile karakterize multisistemik progresif bir hastalıktır. Konservatif yaklaşımın annenin güvenliğini tehlikeye atmadan perinatal sonuçlara olumlu katkısı olan bir yöntem olduğu gösterilmiştir. Fetal büyüme kısıtlılığı uteroplasental yetersizliğe bağlı olarak gelişen ve preeklamptik gebelerde daha sık görülen bir komplikasyondur. Bu çalışmada, konservatif olarak yönetilen ağır preeklamptik gebeliklerde fetal büyüme kısıtlılığının maternal ve fetal sonuçlar üzerine olan etkisinin araştırılması amaçlandı.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Konservatif yönetim açısından uygun olan ağır preeklamptik gebeler çalışmaya dahil edildi. Gebeler fetal büyüme kısıtlılığı olan ve olmayan olarak iki gruba ayrıldı ve fetal büyüme kısıtlılığının fetal ve maternal sonuçlara olan etkisi karşılaştırıldı.
BULGULAR: Yetmiş dördünde fetal gelişim kısıtlılığı bulunan toplam 182 ağır preeklampsi tanısı konulan hasta çalışmaya alındı. Konservatif olarak yönetilen ağır preeklamptik gebelerde gelişim kısıtlılığı bulunan ve bulunmayan gruplar arasında erişkin yoğun bakım ihtiyacı, ablasyo plasenta, fetal ölüm, eklampsi, HELLP ve tanı-doğum arası kazanılan süre açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Ağır preeklampsi nedeniyle konservatif olarak yönetilen gebelerde, maternal ve fetal sonuçlar benzer olduğu için fetal büyüme kısıtlılığının eşlik etmesi yönetim şeklini değiştirmemelidir.